Kaunos Akdeniz’in en gizemli,mistik kentlerinden biridir.Marmaris,Köyceğiz ve Sarıgerme arasında yer alır.Köyceğiz Gölünün surları doğal bir kanal ile Akdeniz’e dökülür.Ortalama onbeş metre genişliğinde olan bu kanal Kaunos ile Dalyan’ı birbirinden ayırır. Dalyan Kasabasının tam karşısında dik bir yamaçta Kaunoslulara ait büyük kaya mezarları görülür.Bu kaya mezarları Kaunos ile Dalyan’ın simgesi haline gelmiştir.Kaunos harabeleri Dalyan’a bir kilometre uzaklıktadır.Kaunos’a karayoluyla ya da deniz motorlarıyla gidilebilir.Marmaris ’den Kaunos ve Dalyan’a her gün deniz yoluyla günlük geziler düzenlenir.Ancak, kanalın Akdeniz’e karıştığı noktada sığ yerler olduğu için yatlar Kaunos’a kadar gidemez.Yolcular burada küçük deniz motorlarına binerek Kaunos ve Dalyan’a giderler.Kaunos harabeleri kanallardan bir kilometre kadar içerdedir.Bu nedenle Kaunos’a ulaşmak için deniz motorlarından indikten sonra on dakika yürümek gerekir.Stabilize yol eğimli olup yokuş yukarı yürümek gerekir.Antik kente ulaşıldığını, yer yer iyi durumda izleri kalmış surlar belirtir. Surlar geçildiğinde, görevli bekçinin bulunduğu ve antik kenti ziyaret edeceklerin ihtiyaçları doğrultusunda alış-veriş yapabilecekleri bir büfeye gelinir.Burada mevcut olan şemadan Kaunos’un nasıl gezilebileceği gösterilmiştir.Kaunos’un gezilmesinde giriş ve çıkışlarda farklı güzergahlar izlenir.Dönüş yolu dalyanlar mevkiinden olup tekneler burada bekler.Ayrıca dönüş yolu üzerinde WC ve yine bazı alış-verişlerin yapılabileceği bir büfe ile kafeterya yer alır.Yapılan arkeolojik kazılara göre Kaunos tarihinin M.Ö.3000 yıl öncelere kadar gittiği anlaşılmıştır. Kaunos Kayra bölgesindeki koloni Yunan kentlerinden biridir.Tarih boyunca Karya, Pers,Helen,Roma,Bizans uygarlıklarına sahne olmuş ve XIV.yüzyıldan sonra Menteşeoğullarının ve Osmanlıların egemenliğine girmiştir.Kaunos kuruluşundan bu yana tuz,tuzlu balık ve incirleriyle tanınmıştır.Kentin en parlak dönemleri M.Ö.V.yüzyıl ve M.S.II.yüzyıl arasındadır.Kaunos tarih boyunca birçok uygarlığa sahne olduğundan kentte değişim yapım teknikleri görülür.Şehir surlarından da kentin eskiden çok geniş bir alanı kapsadığı anlaşılır.Ünlü tarihçi Herodotos eserinde, Kaunosluların Kayralılarla aynı dili konuşmakla birlikte, Girit Adasından geldiklerini, kendi gelenek ve göreneklerini sürdürdüklerini yazar.Böylece Herodotos’a göre kent halkı Karya ve Likya halkından ayrı tutulmaktadır.Roma döneminde yaşayan Amasya’lı coğrafyacı Strabon ise kitabında,Kaunos ile ilgili ilginç gözlemlere yer vermiştir.Yazar, Kaunos’un verimli bir ülke olduğunu, ancak yaz ve sonbahar mevsimlerinin çok sıcak olması nedeniyle havanın iyi olmadığını belirtir.Havanın kötülüğüne neden olarak da o dönemin inançlarına uygun gelecek şekilde ‘’meyve bolluğu’’ gösterir.Yine aynı yazarlardan edindiğimiz bilgilere göre Kaunoslular ‘’acınacak derecede hastalıklı solgun yüzlü ve bir yaprak gibi kısa ömürlüdürler.’’Hakkında böylesine detaylı bilgiler bulunan Kaunos’un tarihçi ve coğrafyacıların dikkatini çekmesi kentin ne denli önemli olduğunun da kanıtıdır.Kaunos’un kuruluşu mitolojik efsanelerle bağlantılıdır.
Ünlü Latin şairi Ovidius’dan bize nakleden Azra Erhat’a göre Kaunos’un kuruluşuyla ilgili yaygın efsane şöyledir: Miletos’un biri erkek,diğeri kız ikiz çocuğu olur.Erkeğe Caunos (Kaunos),kıza Byblis adı verilir.Çocuklar büyüdüğünde, kulaktan kulağa aktarılan söylentilere göre, Byblis Kaunos’a aşık olur.Byblis, aşkının her geçen gün artması üzerine, Kaunos’a bir mektup yazarak duygularını dile getirir.Kaunos ise Byblis’in duygularını öfke,nefret ve tiksinti ile karşılar.Bu doğadışı sevgi Kaunos’un kendine inanan, güvenen halkı ile birlikte, Karya’ya gitmesine ve daha sonra kendi adıyla anılacak bir kent kurmasına neden olur.Byblis ise karşılıksız kalan sevgisi yüzünden hayatına son vermek isteyerek, yüksek bir kayanın üzerinden kendini atar.Nympheler (Su Perileri) Byblis’e acır ve onu bir pınara dönüştürür.Byblis’in gözyaşları nehir olur çağlar durur.İkinci söylenti ise bu olayın tersini anlatır.Yani Kaunos,Byblis ile olan uygunsuz ilişkisinden dolayı Miletos’tan kovulur ve bu bölgeye gelerek ileride kendi adıyla tanınacak kenti kurar.işte böyle başlar Kaunos’un hüzünlü kuruluş öyküsü.Sonu da acı biter kentin.Önce limanın dolmaya başlaması, ardından ölümcül hastalığa sebep olan sivrisinekler ve zaman zaman meydana gelen yer sarsıntıları, sanki ceza verir gibi antik kenti tarih sahnesinden silmeye çalışan olaylar zinciridir.Oldukça engebeli bir araziye kurulan antik kentte,Görülebilecek başlıca yapıtlar şunlardır:Akropol (kale ve surlar),şehir surları,tiyatro,kilise,hamam,depo,çeşme,agora,stoa,ve kent içi yolları,tapınaklar ve kutsal alan,liman ve mezarlık.Bunun yanı sıra günümüze ulaşmayan askeri liman,tersaneler,spor merkezi,konutlar v.b.gibi yapıtlar ile toprak altındaki eserler de düşünüldüğünde, antik kentin ne derece büyük ve önemli bir yerleşme olduğu anlaşılır.Bu durumda Kaunos’un bir eyalet merkezi,çevresindeki Pisilis (Sarıgerme),Sultaniye (Köyceğiz Gölü kenarı)v.b.antik yerleşme yerleri ise bu eyalete bağlı daha küçük yerleşmeler olduğu kendiliğinden ortaya çıkar
TURLARIMIZA KATILMAK İÇİN;
- 0252 284 30 81
- 0535 280 63 06
TELEFON NUMARALARIMIZDAN BİZE ULAŞABİLİRSİNİZ
|